Program kapsamında, başta İstanbul olmak üzere Türkiye’nin ve dünyanın iktisat ve finansal açıdan büyümesine yönelik stratejiler üzerine konuşuldu. Konferansa CHP Genel Lider Yardımcısı Gökhan Zeybek, Türkiye Belediyeler Birliği ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, CHP İstanbul Vilayet Lideri Özgür Çelik, Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan, Ataşehir Belediye Lideri Onursal Adıgüzel, Kadıköy Belediye Başkanı Mesut Kösedağı, Sarıyer Belediye Lideri Oktay Aksu, Eski Bogota Belediye Başkanı Enrique Penalosa, Nobel ödüllü Ekonomist Prof. Dr. Daron Acemoğlu, Gazeteci Deniz Bayramoğlu, çok sayıda iş insanı, akademisyen ve gazeteci katıldı. ‘Kent Ekonomilerinin Yeni Dinamikleri’ , ‘Kent Ekonomilerinin Dönüşüm Süreçleri ve Deneyimleri’ , ‘İstanbul Etraf Nizamı Planı, Stratejik Sektörel ve Mekansal Tercihler’ başlıklarıyla düzenlenen paneller, ikram takdiminin akabinde son buldu.
İMAMOĞLU: İSTANBUL, TÜRKİYE İKTİSADININ YÜZDE 31’İNİ OLUŞTURUYOR
Konferansta konuşan İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, “Temiz güce geçiş, tedarik zinciri esnekliği arayışları, dijitalleşme, biyoteknoloji ihtilali ve yapay zeka dönüşümü itici güçler olacak. İstanbul, Türkiye iktisadının yüzde 31’ini oluşturuyor. Türkiye’de toplanan vergilerin yüzde 40’tan fazlasını, alınan patentlerin de yüzde 40’ını İstanbul sağlıyor. Ülkemiz ihracatının yarısına yakınını İstanbul kenti sağlıyor. İstanbul ismine övünülecek bir durum olsa da Türkiye’miz ismine çok tartışılacak ve üzerinde düşünmemiz gereken bir durum. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2023 yılına ait vilayet bazında Gayri Safi Yurt İçi Hasıla (GSYH) istatistiklerine nazaran İstanbul, 8 trilyon 60 milyar 358 milyon lira hasıla etti. Bu sayıyla birlikte GSYH’dan yüzde 30,4 hisse alan bir konuma emretti. GSYH içinde de hizmetler bölümünün hissesi yüzde 35,7 olarak gerçekleşti. İstanbul’un toplam GSYH içerisindeki sanayi bölümü ise hisse olarak yüzde 17,2 olarak gerçekleşti. Mesleksel İdari ve Takviye Hizmet Faaliyetleri ise yüzde 7.8 olarak yer almakta. Yıllık GSYH’nın zincirlenmiş hacim endeksiyle bir evvelki yıla nazaran yüzde 5,1 artış var. En çok katkı veren vilayet ise yüzde 1,65 ile İstanbul olmuş. Bakanlığın bilgilerine nazaran ise bu yılın nisan ayı faaliyetleri ihracat sıralamasında İstanbul 1’inci sırada bitirerek tekrar bırakmadı. İstanbul’un Türkiye ihracatındaki hissesi ise yüzde 21’dir. Tekrar Ticaret Odası’nın bilgilerine nazaran ülkemiz iktisadının katkısına baktığınızda bir tek İstanbul, 68 kentin sunduğu katkı kadar yarar sağlıyor. 2020 yılında Türkiye’de yapılan 139 milyon dolarlık melek yatırım ve teşebbüs sermayesi yatırımlarının 124 milyon doları İstanbul’daki teşebbüslerle yapmış. Yeniden birebir devirde İstanbul’un Portekiz, Macaristan, Mısır ve İzlanda’dan daha çok yatırım çektiği görülüyor. Ülkelerin önünde 2021 yılının birinci çeyreğinde ise İstanbul, Avrupa’da melek yatırım ve teşebbüs sermayesi yatırımları açısından 7’nci sırada yer alan kent olmuş. Son üç yılda Türkiye’de kurulan 25 teşebbüs sermayesi fonunun büyüklüğü yaklaşık 737 milyon dolar. Bu meblağın yüzde 92’si İstanbul merkezli olanlara ilişkin gözüküyor. Bu da bilhassa İstanbul’un öteki kentlerdeki teşebbüslere nazaran daha avantajlı pozisyonda olduğunu gösteriyor” dedi.
‘İSTANBUL, TAM KAPASİTEDE DEĞİL’
İstanbul’un Türkiye’nin dünyaya açılan kapısı pozisyonunda olduğunu söyleyen İmamoğlu, “Yüzyıllar uzunluğu dünyanın önde gelen ticaret, eğitim ve inovasyon merkezlerinden birisi olmayı başaran İstanbul, son yıllarda oluşan fırsatları kaçırmamak ismine, süratli bir yapısal dönüşüm yaşamakta ve çok taraflı memleketler arası ağları, İstanbul’umuzu tahminen de göbeğine, merkezine oturtacak formda, çağdaş bir kent iktisadını bu kentte var etme konusunda güçlü adımları atmaktadır. Bilgi temelini ve yüksek katma kıymet üreten bölümlerdeki kümelenmelerde dahi, onlar da dahil olmak üzere, birçok yenilikçi bölüm sayesinde kent iktisadı, teşebbüsçüler ve yatırımcılar için hayli cazip olan bir altyapıya sahip bir çeşitliliğe sahip. İstanbul, yüksek katma paha üreten yenilikçi ve yaratıcı iktisadıyla, Türkiye’nin dünyaya açılan kapısı pozisyonundadır, olmak zorundadır. Olduğu ortamdan ve pozisyondan da şimdi elbette ki tatmin olmuş değiliz, mutlu değiliz. Daha üst düzeyleri yakalamak zorundayız. İstanbul, tam kapasitede değil. Ancak o denli olmasa da teşebbüsçüler için her cins imkan ve fırsatın olduğu ve o altyapıya, o kapasiteye sahip, dünyanın ender, tahminen de birinci üç-beş kentinden birisidir. Girişimcilik kültürü, nitelikli eğitim veren üniversiteleri, özgür üniversiteleri, genç ve dinamik nüfusu, kuluçka merkezleri, hızlandırma programları, melek yatırım ağları, teşebbüs sermayesi fonları, pazar gümrüğü üzere imkanların yanı sıra, bu hoş kentimiz, dünyanın merkezi olan bu hoş İstanbul’umuz, girişimcilerin bürokratik ve yasal süreçlerini kolaylaştırmak için, gelişkin bir destekleyici hizmet ağını sunabilmeyi, en üst düzeyde kolaylaştırabilmeyi de sağlama yolunda ilerlemektedir. Sahip olduğu tüm bu üst seviye hizmetler ile İstanbul’un günümüzde girişimcilik ve inovasyonun tetiklendiği, mutlaka doğal, kendi ruhunda olduğu bir karakteriyle çekim merkezidir. İstanbul’un bu niteliğini pekiştiren, kentimize büyük bedel katan iki ilçemiz de tam da bu istikametiyle birbiriyle bağ kurarak, bu gelişimi daha marka bir düzeye taşımak konusunda şuurlu bir adım atmıştır” açıklamalarında bulundu.
ACEMOĞLU: TÜRKİYE’NİN GELECEK SORUNU ENFLASYON DEĞİL
Türkiye ve dünya iktisadına dair değerlendirmelerde bulunan Prof. Dr. Daron Acemoğlu ise “Önümüzdeki yılları en düzgün özetleyecek söz, belirsizlik. Hem jeopolitik hem enflasyon hem de yapısal değişimler fırsatlar sunsa da meçhullüğü artırıyor. Bunların en başında verimlilik sorunu de var. Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Avrupa ve Türkiye bu bahiste makus bir durumda, son 30 sene içinde bu ülkeler üretkenliği düşük iktisatta ve büyümeleri eski suratında değil. Türkiye’de değerli olan ise ne kadar çabuk sonuca varacaklarıdır. Bu mevzuda gerçekçi değiliz. Zira yalnızca hükümet değil tüm partiler enflasyonu bir senede azaltacağını söylüyor. Yüzde 80-90’a çıkan enflasyonu bir senede azaltmak mümkün değil. Onu azaltmak için esasen çok sert siyasetler kullanmak lazım. Şu anda bizim yaptığımız bayağı yumuşak siyasetler. Tüketimi azaltmadan enflasyonu düşürmeye çalışıyoruz. Türkiye’de kamu harcamaları ve tüketim azalmıyor. Enflasyonun az olduğu yerlerde tüketimde büyük bir düşüş oluyor. Türkiye’nin gelecek sorunu enflasyon değil. Türkiye’nin gelecek sorunu çok daha verimli, adil, teknolojiye ve dışarıya açık, dinamik bir ekonomik kurmadır. Bu hususta bakarsanız 2010’lar büsbütün kaybettiğimiz bir periyot oldu. 2010’larda Türkiye’nin önünde inanılmayacak fırsatlar vardı. Verimizde hiçbir artış yok, teknolojide büyük bir açılım olmadı, yabancı sermaye ve insan kaynakları daha yeterli duruma gelmedi. 2020 fırsatlarını da değerlendiremezsek 20 sene kaybetmiş olacağız” tabirlerini kullandı.
ŞAHAN: GEREKSİNİM DUYDUĞUMUZ YENİ BİR EKONOMİK KALKINMA MODELİ
Türkiye’nin yeni bir ekonomik kalkınma modeline gereksinim duyduğunu tabir eden Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan da “Cumhuriyetin kurucu iradesi, bu ulusun temeline ‘milli ekonomi’ anlayışını yerleştirdi. Bugün, cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında gereksinim duyduğumuz şey; tıpkı ruhla ‘yeni bir ekonomik kalkınma modeli’ tabanında hareket etmektir. 31 Mart 2024 tarihinden itibaren toplumsal demokrat belediyeler olarak artık yerelde iktidar biziz. Bugün İstanbul’un ekonomik dönüşümünde Şişli’nin tarihi, Ataşehir’in ise yeni giydirilmiş ‘finans merkezi’ rolünü konuşurken, öncelikle yapılan yanlışlara ve yapılacak doğrulara makro ölçekten bakalım isterim. İstanbul’un kentsel yer ve iktisat bağlantısı: ‘yaşamı; metrekareye, ekonomiyi; emlak rantına’ sıkıştırmış bir modeldir. Şişli ve Ataşehir, bu modelin en çok hırpaladığı ilçelerdendir. Sanayi ve ticaretin merkezi olarak bir asırdan fazladır bir finans kentidir” diye konuştu.
ADIGÜZEL: ŞİŞLİ VE ATAŞEHİR, İSTANBUL’UN EKONOMİK VE MEKANSAL GELİŞİMİNDE KRİTİK ROLDEDİR
İstanbul ekosistemi içerisindeki ekonomik pozisyona ve tesirlere değinen Ataşehir Belediye Başkanı Onursal Adıgüzel ise “Bugün burada, İstanbul’un iki değerli ilçesi olan Şişli ve Ataşehir’in gündemlerini, finans ve iktisat bağlamında ayrıntılı bir formda ele almak için toplandık. İstanbul’un global bir finans merkezi olma amacı doğrultusunda bu iki ilçenin, hem tarihi bağlamdaki dönüşüm süreçlerini hem de gelecekteki potansiyellerini kıymetlendirmek, bizler için değerli bir fırsat. Şişli’nin ticaret merkezli yapısı ve Ataşehir’in finans merkezi kimliği, İstanbul’un ekonomik ve mekansal gelişiminde kritik rolleri olduğunu gösteriyor. Bu nedenle, bugün gerçekleştireceğimiz sohbetlerin, İstanbul’un ekonomik yapısının yine şekillenme sürecine farklı bakış açıları sunarak kıymetli katkılar sağlayacağına inanıyorum” tabirlerini kullandı.